Soruyorum bazen kendime; tüm dünyanın, hatta tüm kainatın insanlığa hizmet için var olduğu yanılgısı nereden de çıktı sahi. Neydi insanoğlunu bu kadar yücelten bu abuk düşüncenin kaynağı. Yaratılmış her şeyi hunharca sömürme hakkını biz insanlara kim verdi? İnsanı onurlandıran bu düşünce, nasıl da insanı böyle canileştirebildi. İnsan, etrafındaki her şeyi sınırsızca tüketmek için mi varolmuştu o zaman. Bu muydu yani insanın anlamı, yaratılış gayesi ! Milyonlarca insan, koskoca gezegende var olan tüm muntazam kaynakları 60-70 yıllık ömründe olabildiğince bollukta ve kendinden başka diğer tüm canlıları umursamadan tüketsin diye mi var olmuştu yani ! Bu muydu yanı tüm kainatın yaratılma amacı, gerçeği ve gizemi...
Sizce de bir tuhaflık yok mu yolumuzda... İnsanlık anlayışımızda, çevremizde olup bitenlerde...
Bunca merhametsizlik içinde, sorumluluk duygusundan bihaber, salt kendi isteklerimizin peşinde yaşıyorken, 'neye yarıyorum?' diye soruyor muyuz hiç kendimize. İsteklerimizin kölesi olmuş bu esaret hayatımızda insanlığımızın kime ne faydası var ya da olacak?...
Bizi sığlaştıran, yozlaştıran tüm kalıplarımızın dışına çıkarak; dinsel, ırksal ayrımlarımızı, tüm cinsiyet rollerimizi bir kenara bırakarak sormayı becerebilirsek eğer, evrende var olan her şey ile nereye doğru gidiyoruz? Yönümüz neresi? Neye dönüşüyoruz? Neye dönüşmek istiyoruz? Ya da hepsini boşverin ve asıl şu soruya odaklanın "Neyi istiyoruz?"
İstediğin para mı, güç mü, itibar, şan, şöhret, başarı... Hangisi? Ben söyleyeyim istediklerimiz yalnızca kendimiz için iyi olan her şey. Başkaları için kötü olma pahasına dahi kendimiz için iyi olan ne varsa her şey... Velhasılı bencil yanımıza çalışıyor hep ihtiraslarımız. Tekamül edemiyoruz dolayısıyla. Kendimizin en iyi versiyonları haline gelemiyoruz. Dönüşemiyoruz.
İnsan, bencillik üzere var olmamıştır ki. Madem bunca insan ve canlı bir arada yaşamak zorunda bırakıldık, ben diye bir şeyin insanın tekamül sürecinde yeri olmadığına inanıyorum. Herkesle, yaratılmış her şeyle bir olmadıktan sonra, iyilik yok, insanın olabileceği en iyi hali yok, yaratılmış her şeye sığınak, korunak, iyilik yok...
Öyleyse çabalamalı. Hep daha iyisi için, insanlık için, yaşam için...Kendini zengin olandan eksik, fakir olandan fazla görmeden; siyahtan, Yahudi'den ayırmadan, balıktan, yosundan daha değerli görmeden yaşama katılmalı.
Tüm evrenin ilmine, bilimine olabildiğince vakıf olmaya çalışarak ve bu öğrenmeleri tekil faydadan, tümel fayda yoluna hizmete harcamalı. Sorumluluk bilincimizi, kısa vadeli iş, aile hedeflerimizden öteye taşıyarak; doğmamış nesillerin yararlanacağı kaynakların korunmasından, evimizin önündeki kedinin karnının tokluğuna kadar derinleştirmeli.
Bilimin, siyasetin ilgilendiği her şeyin dışında yalnızca insanlık için üretmenin, ideolojiler geliştirmenin de dışında daha evrensel idealler peşinde olabilmeli. "Bu koskoca evrene bakıp, bu büyüklüğün içinde benim küçücük hayallerimin, hedeflerimin ve tasarruflarımın kime ne faydası olabilir ki" demeden... Bugün yaptığın basit bir seçimin sen öldükten yüzlerce yıl sonra dahi birilerine fayda ya da zarar verebileceğini hep belleğinde tutarak yaşamalı.
Koca bir ömrü ayrıştırarak, sömürerek, sorgusuzca ve bencil isteklerinin emrine vererek heba ettiğin yeter Ey İnsanoğlu. Artık öğreneceksin, uygulayacaksın, Evrene saygı duyacak, koruyacak, kucaklayacaksın.