5 Mayıs 2017 Cuma

KUANTUM KURAMINDAN 'VAHDET'E

    Eınstein, Podolsky ve Rosen 1935 yılında Kuantum Kuramı'nın doğaya bakış açısının yanlış veya eksik olduğunu ortaya çıkarmak üzere bir "düşünce deneyi" teklif ettiler (EPR Düşünce Deneyi). Fakat sonuç Kuantum Kuramı'nın haklılığını ortaya çıkardı. Deney sonucuna göre; başlangıçta bağıntılı olan iki parçacık zamandan bağımsız ve ışık hızından daha hızlı olarak birbirleri hakkında bilgi sahibi olmaktadır. Yani başlangıçtaki bağıntılı durum parçacıklar mekanda birbirlerinden ne kadar uzakta bulunursa bulunsun devam etmektedir.

   Bu deney sonucundan da çıkarıldığı üzere "Kuantum Kuramı'na göre bütün, parçaların toplamından daha fazladır. Bütünü oluşturan parçalar, bütünden ayrılsalar dahi bütünle etkileşmeye devam ederler. Parçalar, bütünden tümüyle bağımsız bir varlık sürdüremezler. Parça dediğimiz maddesel varlıklar aslında yoğunlaşmış enerji olup bütünsel enerji alanından başka bir şey değildir."
 
     Peki bunlar aslında ne demektir? Evrende ayrılık yok demektir. Kainattaki her bir parça Tümel Varlık'tan bir nüve taşıyor demektir. Parçalar birbirinden ayrı gibi görünse de aslında Bir, demektir. Tüm evren, tek bir bütünsel yapı olarak varlığını sürdürüyor demektir.

   Yine bu konuyla bağıntılı olan bir başka mesele var ki; insanların ruhu, nesnelerin tözü vardır. Canlı varlıkların bedeni ile cansızların maddesi eşdeğerdir. İnsanların tinsel özellikleri ile nesnelerin dalgasal özellikleri birbirine eşdeğerdir. Yani bir ağacın özünde taşıdığı, senin bedeninde sahip olduğun enerji ile havadan soluduğun oksijenin enerjisi hep aynı bütüne ait demektir. Bu enerji alanı sonsuz ve bütünsel demektir. İkilikten vazgeçip, ayrımsız teklik alemini idrak etmenin vakti geldi demektir.

    Bir gerçeklik ki beş duyu organımızla algılayabildiğimizden çok daha fazlası orada mevcut ve biz maddeci bakış açımızın körlüğünde sığ bir ilimle meşgul oluyoruz. Her varlığın içindeki Öz'ün, aynı bütünün parçaları olduğu gerçeğini göz ardı ederek; hayvanı aşağılıyoruz, eşyayı hor görüyoruz, ırksal ayrıma gidiyoruz ve bizden saymadığımız her şeye saldırıyoruz, onları dışlıyoruz! Koskoca evreni görebildiğimizden, dokunabildiğimizden ibaret sanıyoruz! Hakiki bilginin kaynağına erişemiyoruz. Hazineye ulaşamıyoruz. Teklik bilincini idrak edemiyoruz. Hala canlı-cansız ölçütüne göre değer biçiyoruz. Hala somut teknolojilerin peşinde kaybolup, uzağımızdakilerle düşünce boyutunda iletişim kurabilecek gelişmişlik düzeyine sahip değiliz. Hala uykudaki benlik düzeyimizden kurtulamayıp, etrafımızda olup biten muazzam gerçeklikten bi haber yaşıyoruz.

   Uyanmak dileğiyle...

Referans: Kuantum Bilgeliği ve Tasavvuf, Haluk Berkmen



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder