Jospi
Bütün günüme bütün güneş düşse ne olur,
Ne yazar üstümden bulut bütün yürüse
Bir tutmuyor beni ayrılıyorum ikiye.
Sakladıklarımı görmene gerek yok Jospi.
Bazılarımız durdukları yerde öldüklerini söylüyor.
(Dünya boktan sen tamsın kurduğun cümle eksik)
Bazılarımız da eski yıpranmış bir hatırayı korumak için apışıp kalmış bir çatı.
(Sanki eline alsan yapacaksın gibi)
Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır Jospi.
Bir: Ayrılıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranan medeniler; Bir: Atlarına davranan
barbarlar. Onlar atlarını çöle, topuğunu dikene sürerler.
Bilesin, Sultan Sazlığı'nda boynu eğri bir kuşun ince boynuna yediği kurşun gibi hainiz hepimiz.
Şehirlerimizde bizim birbirimize verdiğimiz sözler Jospi, ohoooooo...
Yalan dünya, pıtr
aklı memleket!
Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır Jospi.
Birhan Keskin/ Soğuk Kazı
14 Kasım 2016 Pazartesi
13 Kasım 2016 Pazar
YENİ GÜNE KARARLILIKLA...
" Evlerde insanlar değil, adeta eşyalar oturuyor."
Cahit Zarifoğlu
"İnsandan çok eşyaya benziyorlardı."
Nazım Hikmet
"Eşya parladıkça insan sönüyor."
İsmet Özel
Aldatıcı metalar vardır ve aldanan bilişler... Oysa
güzel olanı ve iyiyi, maddede değil ancak manada bulabilir insan. Fakat; "İştihaları, insiyakları yönetir insanı." Hazcıdır, heveskardır, tamahkardır... Bitmek bilmeyen arzuları vardır. Göstermeyi sever, fazlasıyla riyakardır. Asla sahip olduklarıyla yetinmez, kendini hep ihtiyaçlı hisseder.
Tüm bu insani zaaflarımız, noksanlarımız benlik gelişimimizi büyük ölçüde engeller.
Peşinden gittikçe; zihnimizi ve kalbimizi bu bitmek bilmeyen arzularımız fetheder. Böylece hayatımızın kontrolü günbegün elimizden kayıp gider. Beğenilerimizi, seçtiklerimizi, hedeflerimizi hep başkaları belirler.
Kontrolü ele almak için ne yapmalı peki?
-"İnsan kalbinde ne taşıyorsa dünyaya bakınca da onu görür."
Aklımızı neyle meşgul ettiğimize, neye ilgi duyduğumuza, kalbimizde ne taşıdığımıza bakmalı evvela. Ve sonra, farkında olmalı bizi himaye etmeye çalışan güçlerin. Unutmamalı ki insanın insan gibi yaşayabilmesi için en gerekli erdem iradedir.
Zordur tüm bu duygularla başa çıkabilmemiz kabul. Etrafımızı saran sayısız reklam bombardımanı altında, ihtiyaç ve istek ayrımına varabilmemiz, heveslerimizi sınırlandırabilmemiz ve kalbimizi manaya açabilmemiz kolay iş değildir. Bir söz ışık olsun hepimize o zaman.
Yogi der ki: Zor yok. Dıştan hiçbir şey düzelmez. Tek manivela, kişinin ruhi kuvvetleri. Her işin başı: mistik bir terbiye.
Yeni güne kararlılıkla başlamak ve sürdürmek dileğiyle...
Öneri: http://almadim.blogspot.com.tr/2016/06/bir-almama-deneyimi-tedx-istek-belde.html
Cahit Zarifoğlu
"İnsandan çok eşyaya benziyorlardı."
Nazım Hikmet
"Eşya parladıkça insan sönüyor."
İsmet Özel
Aldatıcı metalar vardır ve aldanan bilişler... Oysa
güzel olanı ve iyiyi, maddede değil ancak manada bulabilir insan. Fakat; "İştihaları, insiyakları yönetir insanı." Hazcıdır, heveskardır, tamahkardır... Bitmek bilmeyen arzuları vardır. Göstermeyi sever, fazlasıyla riyakardır. Asla sahip olduklarıyla yetinmez, kendini hep ihtiyaçlı hisseder.
Tüm bu insani zaaflarımız, noksanlarımız benlik gelişimimizi büyük ölçüde engeller.
Peşinden gittikçe; zihnimizi ve kalbimizi bu bitmek bilmeyen arzularımız fetheder. Böylece hayatımızın kontrolü günbegün elimizden kayıp gider. Beğenilerimizi, seçtiklerimizi, hedeflerimizi hep başkaları belirler.
Kontrolü ele almak için ne yapmalı peki?
-"İnsan kalbinde ne taşıyorsa dünyaya bakınca da onu görür."
Aklımızı neyle meşgul ettiğimize, neye ilgi duyduğumuza, kalbimizde ne taşıdığımıza bakmalı evvela. Ve sonra, farkında olmalı bizi himaye etmeye çalışan güçlerin. Unutmamalı ki insanın insan gibi yaşayabilmesi için en gerekli erdem iradedir.
Zordur tüm bu duygularla başa çıkabilmemiz kabul. Etrafımızı saran sayısız reklam bombardımanı altında, ihtiyaç ve istek ayrımına varabilmemiz, heveslerimizi sınırlandırabilmemiz ve kalbimizi manaya açabilmemiz kolay iş değildir. Bir söz ışık olsun hepimize o zaman.
Yogi der ki: Zor yok. Dıştan hiçbir şey düzelmez. Tek manivela, kişinin ruhi kuvvetleri. Her işin başı: mistik bir terbiye.
Yeni güne kararlılıkla başlamak ve sürdürmek dileğiyle...
Öneri: http://almadim.blogspot.com.tr/2016/06/bir-almama-deneyimi-tedx-istek-belde.html
12 Kasım 2016 Cumartesi
DUYDUNUZ MU NELER OLMUŞ?...
Asıl değerler, değer görmez olmuş.
Cahiller alim, cüceler deve, yalancılar güvenilir olmuş.
Dünyanın çivisi çıkmış vesselam.
Korkuyorum işte bundan...
Övüneceği hiçbir mental ya da duygusal başarısı olmayıp, sahip olduğu markalarla, taklidi olduğu insan kılıklarıyla övünenlerden olmaktan korkuyorum.
Az bilip, çok bilmişlik yapmaktan korkuyorum.
Hiçbir vasfım olmadığı halde, bir meziyet sahibiymişim şöhret olmaktan korkuyorum.
Şiirsiz, edebiyatsız bir geleceğin içinde, sanatsız kalmaktan korkuyorum.
Akşam sapasağlam yatıp, yarın ne amaca hizmet ettiği bilinmeyen, kardeşi kardeşe kırdıran bir öfkenin kurbanı olmaktan korkuyorum.
Bir yerlerde insanlar açlıktan susuzluktan kıvranırken, ben yediklerimle övünmekten, aldığım kilolardan şikayet edip, hala deliler gibi yemekten korkuyorum.
İnsanları önce kendime muhtaç bırakıp, sonra yardım ediyor gibi yapmaktan korkuyorum.
Kendimi ahlak timsali sanıp, ahlaktan zerre nasip alamamaktan korkuyorum.
Saygıyı, sevgiyi, ailenin kutsiyetini tadamadan yaşayıp, kendimi yaşıyor sanmaktan korkuyorum.
Özümde güvenecek hiçbir kabiliyet geliştirmediğim halde, özgüven sahibi olmaktan korkuyorum.
Hülasa:
Bildiği bir halt yokken alim geçinen ahmaklardan, beyhude şöhretlerden, insan kılıklı canavarlardan, bedenini giydirip aklını üryan bırakanlardan, dost gibi yapıp düşman olanlardan, korkuyorum...
Cahiller alim, cüceler deve, yalancılar güvenilir olmuş.
Dünyanın çivisi çıkmış vesselam.
Korkuyorum işte bundan...
Övüneceği hiçbir mental ya da duygusal başarısı olmayıp, sahip olduğu markalarla, taklidi olduğu insan kılıklarıyla övünenlerden olmaktan korkuyorum.
Az bilip, çok bilmişlik yapmaktan korkuyorum.
Hiçbir vasfım olmadığı halde, bir meziyet sahibiymişim şöhret olmaktan korkuyorum.
Şiirsiz, edebiyatsız bir geleceğin içinde, sanatsız kalmaktan korkuyorum.
Akşam sapasağlam yatıp, yarın ne amaca hizmet ettiği bilinmeyen, kardeşi kardeşe kırdıran bir öfkenin kurbanı olmaktan korkuyorum.
Bir yerlerde insanlar açlıktan susuzluktan kıvranırken, ben yediklerimle övünmekten, aldığım kilolardan şikayet edip, hala deliler gibi yemekten korkuyorum.
İnsanları önce kendime muhtaç bırakıp, sonra yardım ediyor gibi yapmaktan korkuyorum.
Kendimi ahlak timsali sanıp, ahlaktan zerre nasip alamamaktan korkuyorum.
Saygıyı, sevgiyi, ailenin kutsiyetini tadamadan yaşayıp, kendimi yaşıyor sanmaktan korkuyorum.
Özümde güvenecek hiçbir kabiliyet geliştirmediğim halde, özgüven sahibi olmaktan korkuyorum.
Hülasa:
Bildiği bir halt yokken alim geçinen ahmaklardan, beyhude şöhretlerden, insan kılıklı canavarlardan, bedenini giydirip aklını üryan bırakanlardan, dost gibi yapıp düşman olanlardan, korkuyorum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)