" Evlerde insanlar değil, adeta eşyalar oturuyor."
Cahit Zarifoğlu
"İnsandan çok eşyaya benziyorlardı."
Nazım Hikmet
"Eşya parladıkça insan sönüyor."
İsmet Özel
Aldatıcı metalar vardır ve aldanan bilişler... Oysa
güzel olanı ve iyiyi, maddede değil ancak manada bulabilir insan. Fakat; "İştihaları, insiyakları yönetir insanı." Hazcıdır, heveskardır, tamahkardır... Bitmek bilmeyen arzuları vardır. Göstermeyi sever, fazlasıyla riyakardır. Asla sahip olduklarıyla yetinmez, kendini hep ihtiyaçlı hisseder.
Tüm bu insani zaaflarımız, noksanlarımız benlik gelişimimizi büyük ölçüde engeller.
Peşinden gittikçe; zihnimizi ve kalbimizi bu bitmek bilmeyen arzularımız fetheder. Böylece hayatımızın kontrolü günbegün elimizden kayıp gider. Beğenilerimizi, seçtiklerimizi, hedeflerimizi hep başkaları belirler.
Kontrolü ele almak için ne yapmalı peki?
-"İnsan kalbinde ne taşıyorsa dünyaya bakınca da onu görür."
Aklımızı neyle meşgul ettiğimize, neye ilgi duyduğumuza, kalbimizde ne taşıdığımıza bakmalı evvela. Ve sonra, farkında olmalı bizi himaye etmeye çalışan güçlerin. Unutmamalı ki insanın insan gibi yaşayabilmesi için en gerekli erdem iradedir.
Zordur tüm bu duygularla başa çıkabilmemiz kabul. Etrafımızı saran sayısız reklam bombardımanı altında, ihtiyaç ve istek ayrımına varabilmemiz, heveslerimizi sınırlandırabilmemiz ve kalbimizi manaya açabilmemiz kolay iş değildir. Bir söz ışık olsun hepimize o zaman.
Yogi der ki: Zor yok. Dıştan hiçbir şey düzelmez. Tek manivela, kişinin ruhi kuvvetleri. Her işin başı: mistik bir terbiye.
Yeni güne kararlılıkla başlamak ve sürdürmek dileğiyle...
Öneri: http://almadim.blogspot.com.tr/2016/06/bir-almama-deneyimi-tedx-istek-belde.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder