Kurumsal iletişim, şirketlerin ve kurumların en
temel yönetim fonksiyonlarından biri. Şirketler artık bazı gerçeklerin farkında. ‘Ne üretirsem satarım’ söylemi artık
çok eskilerde kaldı. Sermaye sahipleri bunu yaşayarak tecrübe etti. Şimdilerde ürettiğini
satmak için birçok unsurun bir araya gelmesi gerekiyor. Kaliteli üretim elbette
şart ama o kaliteyi sunabilmek ayrı bir meziyet ve onu sunabildiğiniz ölçüde
varsınız. Ürününü pazarlarken kendi itibarını da pazarlamanın zorunluluk olduğu
bir dönemdeyiz. Haliyle piyasayı yönetenler aslında itibarını da yönetmeyi
bilenler.
Piyasada
var olan sermaye ya da fikir sahibi, ürettiğini önce iletişim dünyasına sunarsa
pazarda alıcı bulabiliyor ya da kabul görüyor. Kimse artık doğrudan doğruya pazara
giremiyor. İş dünyası iletişim dünyasına mecbur hale geliyor. Üretici
karşısında tüketici bulabilmek için, sunucu alıcıyla buluşmak için aracılara
ihtiyaç duyuyor ve işte burada da imaj yönetimi kavramı doğuyor.
Peki, nedir bu imaj
ya da başka bir ifadeyle itibar yönetimi? İmaj görünüş biçimiyse eğer bunu
nasıl yönetebilirsiniz? İmaj, aslında sizi siz yapan her şeydir. Sizi siz yapan
görünüşünüz, ses tonunuz, kurduğunuz cümleler, cümle kurarken seçtiğiniz
kelimeler, yaptığınız iş ve o işi yapış biçiminiz vs. hepsi imajınızın bir
parçası ve bu parçalardan oluşan bütününüzle siz kazanabilir ya da
kaybedebilirsiniz. İmajınızı doğru yönetemezseniz piyasadan silinip gider, eğer
yönetebilirseniz de sektörde söz sahibi olursunuz. Çünkü imajınız karşı tarafta
oluşturduğunuz algı biçimidir. Ve bu algı size itibar kazandırır ya da itibar
kaybettirir.
Söylemek
istediğiniz şeyi ifade ediş biçiminiz karşı tarafta bıraktığınız algıda en
önemli unsurdur. Ancak herkes iyi konuşmak ya da iyi yazmak zorunda
değildir. Kimse artık kendini aracısız sunmuyor. Yapılan işleri sizler tek
cümleyle söyler geçerken bunu ballandıranlar süsleyerek ifade eden
profesyoneller var.
İtibar yönetmek asla tek kişilik
bir iş değildir. Profesyonellikle beraber ekip işidir. İşçileriniz ve kullandığınız
makineler olmadan üretim yapamadığınız gibi tek başınıza da itibarınızı
yönetemezsiniz. Medya aracısız itibarınızı sunamaz, kitlelere ulaşamazsınız.
Büyük yatırımcılar ve kurumsal yöneticiler ya da kurum imajı, bu itibar yöneticilerine
ihtiyaç duyar. Herkes iyi işler ortaya çıkarabilir, ancak bu iyi işlerden
yalnızca bazıları satar ya da başarılı olarak addedilir. Her zaman kazanan kendi
imajını iyi konumlandırıp, sunabilenlerdir.
Özetle bir
kurum yalnızca üretici ve yöneticileriyle var olmuyor artık. İster özel ister kamu kuruluşu olsun tümünün itibar yöneticilerine
ihtiyacı var. Üretilen ister fikir ister bir meta
olsun, üretim yapan ister yalnızca bir kişi isterse şirket olsun üretimin
gerçekleştiği süreçle eş zamanlı olarak hedef kitleyle ilişkilerin yönetimini gerçekleştirecek,
imaj/itibar yöneticilerine ihtiyaç var. Bu süreç iki tarafın ortak akıl
paydasında yürütülmesi gereken bir süreç. Başarı, kazanç ve
bu iki öğede istikrarın yolu, doğru aracılarla kamuoyunda güçlü imaj
oluşturmaktan geçiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder