Sinema hiç görmediğiniz hayatlara uzatmaktır elinizi.
Tarihin en derinine gömülmüş yaşamlara dokunmak, tutup çekmektir gün yüzüne… Gelecek
zamanın seslerini işitmek ya da mevcut zamanın farklı kültürlerine ait gibi
hissetmektir.
Hayata bir de başkasının gözünden bakmaktır… Hiç
göremeyeceğiniz geçmişi ya da erişemeyeceğiniz geleceği içindeymiş gibi
yaşamaktır. Uzanamadığın hayatlara dokunmak, unuttuğun duyguları yeniden
yudumlamaktır. Oyuncuyla bir olmak onunla ağlayıp gülmektir…
Geçmişinde kalmış anılarına yürümektir mesela. Küçücük bir
sahnenin içinde hatıralarında kalmış ilişkileri hatırlamak, uzun zamandır
yaşamadığın güzel duyguları yaşamaktır… Eski aşklarını anımsayıp, duygulanmaktır…
Ya da iş hayatının koşturmacasından ve sorumluluklarından sıyrılmak için soluğu
bir komedi filminde alarak kahkaha atmaktır hayatın tüm trajik anlarına inat…
Sinema’nın her bir sahneyle izleyiciye ilettiği onlarca tema
ve tattırdığı yüzlerce duygu vardır. Saygıyla bakın perdeye bu yüzden… Kahramanların
giydikleri kostümlerde geçmişi arayın, oturdukları koltuklarda tarihin izlerini
görün. Belki gerçekte hiç şahit olamayacağınız manzaraları görebileceğinizi
unutmayın film karelerinde. İngiliz kraliyet ailesinde yetişen bir çocukla,
ülkesi işgal altında olan bir çocuğun yaşam tarzındaki farklılara açın gözünüzü…
Bu yüzden ufkumuzu açar işte bu renkli perde.
Bilmediklerimizi gösterir ya da asla ulaşamayacağımız hayatların içine
koyuverir. Titanik’i izlerken sen de üşürsün, sevdiğinin elini denizin
dondurucu soğuğuna rağmen bırakmayan film kahramanıyla ve onunla beraber
boğulursun derin sulara.
Ancak hiç de kolay değil bu duyguların yaşatılması ve
kültürlerin beyaz perdeye aktarılması… Tek bir sahne için günlerce düşünülür,
yazılır çizilir… Aylarca araştırılmalar yapılır üzerine. İşte bu yüzden değer
verin emeğe… İzleyerek destek olun kültürün en iyi taşıyıcısı olan sinema
filmlerine…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder