Yeni trendleri giyim
kuşamımızdan, konuşma şeklimize, bulunduğumuz mekânlardan oturduğumuz
mobilyalara varana kadar hayatımızın birçok yerinde dikkatle takip ederek
hayatımıza uyguluyoruz. Uygulama noktasında da hiç olmadığımız kadar titizlik
gösteriyoruz.
Moda olan bir şarkıdan bi haber
olmaktan, demode giyinmekten yılandan korkar gibi korkuyoruz. Ola ki es kaza
birileri tarafından demode olan bir şeyi tercih etmekle suçlanıyorsak vay
halimize! Moda olanın üzerimizde olan baskısı bizi toplumdan dışlanma korkusuna
öylesine mahkûm etmiş durumda ki modanın girdabının içine maddi manevi
sürükleniyor ve o girdapta hızla savruluyoruz.
Peki moda olanı uygulama durumu için neden mi savruluyoruz,
sürükleniyoruz tabirlerini kullanıyorum? Çünkü modanın dayattıkları dışında
kalan, kendimize ait güzellikleri görmezden geliyoruz. Değerlerimizi ve
kendimize olan inancımızı savuruyor ve böylece savruluyoruz. Moda olanı
giymezsek güzel olamazmışız gibi lanse ediliyor ve biz de bu güzelliğin kölesi
olarak yaşıyoruz.
Reklamların dayattığı moda
kültürü isteklerimizi ihtiyaç haline getirmeyi öyle iyi beceriyor ki hava gibi
su gibi arıyoruz bize dayatılan emtiaları. Olmazsa olmazlarımız arasına
koyuyoruz ve bu yüzden moda olanı almak için canla başla çalışıyoruz. Çünkü
mutluluğun tek şartını; moda olanı giymek, o son model arabayı kullanmak, en son
tasarım mobilyalarda oturmak sanıyoruz. Ya da öyle sanmamızı sağlıyorlar…
Mutluluğun ölçütünü bunlara sahip
olmak sandığımız için ailemizden ve hatta kendimizden ödün vererek gece gündüz
demeden çalışıyoruz. Ve nihayet çalışma azmimiz sonucu elde ediyoruz mutluluğu!
Ta ki satın aldığımız mutluluk demode olup yeni moda olanı almamız dayatılana
kadar…
Çalışarak moda olanı alıyormuşuz
gibi anlatıyorum ama mutluluğun satın alma yolu olarak daha acı bir yöntemi
daha var aslında. Nedir mi o? Tabi ki taksitli alım…
Sürekli üreten, ürettiğini
pazarlamak için ürettiği mal ya da hizmete olmadık anlamlar yükleyerek ihtiyaç
haline getirenler sağ olsun, bizleri düşünerek(!) mutluluğu satın almamızı
kolaylaştıracak taksit yöntemini de üretmişler. Ancak alıcının taksitler
bitmeden elindekinin demode olacağını hesaba katmayacağını da iyi bilmişler.
Birileri yeni mal ya da hizmeti
bizim için üretirken biz sadece tüketiyor muyuz peki? Elbette hayır! Bizler de
gerçek mutluluğumuzu tüketiyoruz. Bizler de ailemize ve kendimize ayırmamız
gereken vakti moda olanı satın alabilmek için çalışmakla harcıyoruz. Harcarken
harcanıyoruz… Peki çözümü nedir mi?
Unutmayın bizler özümüzle
değerliyiz; giydiklerimizin markasıyla,
modasıyla, kullandığımız son model arabalarla değil… Gerçekte sizi mutlu edecek
olansa satın aldıklarınızla elde ettiğiniz mutluluk değil, özünüzdeki değeri açığa
çıkardığınızda elde ettiğiniz mutluluktur. Üstelik bunun takside de bedel
ödemeye de ihtiyacı yoktur. Sadece gereken biraz daha bilinçli ve duyarlı olmaktır
…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder