Medyanın kitle iletişiminde olan etkisi elbette
tartışmasız bir gerçek. Fakat yıllardır 4. Güç olarak nitelendirilen medya, bugün
etkin mecra alanı açısından boyut değiştirmiş durumda. Eskiden kitle iletişimini
sağlayan TV’nin renkli dünyasının büyüsüne kapılmış insanlar, bugün artık internet
üzerinden kurduğu ya da kurguladığı profillerine bağımlı yaşıyor. Yalnızca
kişiler değil, kurumlar da sosyal ağlar üzerinde kullandıkları profilleri ile
kurumsal kimliklerinin altını çiziyor. Tabi altını çizmek isterken üstünü çizmesi
de pek âlâ mümkün.
Sosyal medya derken aslında kontrolsüz bir iletişim
sürecinden söz ediyoruz. Herkesin bilgiyi; kolay, hızlı ve doğru ya da
yanlışlığı kimse tarafından sorgulanmadan paylaşabildiği bu sosyal mecralar
çoğu zaman iletişim hatalarıyla dolu. Bilgileri kimsenin denetlemesine gerek
kalmadan paylaşan kişiler, asparagas haberlerle bu mecralarda gündem belirleyici
pozisyonunda olabiliyor. Hâl böyleyken birileri kişisel olarak adınızın ya da
ait bulunduğunuzu kurumun ismini sosyal ağlarda yerden yere vuruyor veyahut
övgülerle yere göğe sığdıramıyor olabilir. Bu yüzden eğer kamuoyu tarafından
nasıl algılandığınızı önemsiyor ve buna yönelik bir takım çalışmalar
yürütüyorsanız, bu kanallar nezdinde de iletişiminizi yönetmeniz de fayda var.
Siz kurumunuz için olağanüstü projelerle ses getirmeyi
planlarken, proje dâhilinde çalışanların sosyal medyadaki takipçilerine
fısıldayacağı bir yanlışınız bir anda başarılı sonuçları olabilecek projenizden
çok, hatanızın konuşulduğu bir gündem oluşturabilir. Artık itibarınızın
güçlenmesi ya da sönmesi mevcut düzende işte bu kadar kolay.
Eğer bir gün iş toplantısı için erkenden gittiğiniz bir mekânda
eskilerden bir arkadaşınızla karşılaşırsanız, arkadaşınıza orada oturup kahve
içmeyi teklif etmeden önce bir kez daha düşünmelisiniz. Malum, yeni medya
düzeninde dedikodunun online hali söz konusu. Ola ki orada kahve içme gafletine(!)
düşerseniz siz henüz kahvelerinizi bitirmemişken, sizi gören herhangi bir kişi,
sosyal ağlardaki takipçileriyle bu durumu görüntüleriyle beraber paylaşarak dedikodunuzu
çoktan tüketebilir. Çünkü sosyal medya siteleri, gerçek ve lüzumlu bilgi
paylaşımı açısından işlevselliğinden çok, dedikoduyu etkinleştiren bir araç
konumunda. Artık kişi ya da bir olaya dair edilen dedikodular ağızdan ağza
değil de online ağlar üstünde aleni olarak yapılıyor.
İşte bu yüzden gerek kurumsal kimliğinizi gerekse kişisel
algınızı yönetmek adına çalışıyor ve yıl içinde faaliyete geçirmek istediğiniz
güzel işlerin iletişim planlarını özenle yapıyorsanız, sosyal medyanın
etkinliğini de göz ardı etmemelisiniz. Bu mecralara yönelik profesyonelce
gerçekleştireceğiniz iletişim çabalarınız, sizlere
hem maddi hem de manevi olarak güzel kazançlar sağlayacaktır. İhmaliniz ise
büyük kayıplara sebep olabilecektir. Sosyal medya dediğimiz dünya, işte bu
kadar ince bir çizgiyle birbirinden ayrılmış olan fayda ve zarar kavramını
bünyesinde barındırıyor.
Mc Luhan’ın medyaya ilişkin çarpıcı tespitiyle mevzuyu
sonuca bağlamak istiyorum. "Benliğimizi tümüyle medya teslim aldı. Kitle
iletişim araçları kişisel, siyasal ve ekonomik hayatımızı öylesine yaygın
biçimde etkilemektedir ki; ilişmedikleri, dokunmadıkları, değiştirmedikleri
hiçbir yanımız kalmadı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder