12 Haziran 2016 Pazar

YENİ KAOSUMUZ SOSYAL MEDYA

Medyanın kitle iletişiminde olan etkisi elbette tartışmasız bir gerçek. Fakat yıllardır 4. Güç olarak nitelendirilen medya, bugün etkin mecra alanı açısından boyut değiştirmiş durumda. Eskiden kitle iletişimini sağlayan TV’nin renkli dünyasının büyüsüne kapılmış insanlar, bugün artık internet üzerinden kurduğu ya da kurguladığı profillerine bağımlı yaşıyor. Yalnızca kişiler değil, kurumlar da sosyal ağlar üzerinde kullandıkları profilleri ile kurumsal kimliklerinin altını çiziyor. Tabi altını çizmek isterken üstünü çizmesi de pek âlâ mümkün.

Sosyal medya derken aslında kontrolsüz bir iletişim sürecinden söz ediyoruz. Herkesin bilgiyi; kolay, hızlı ve doğru ya da yanlışlığı kimse tarafından sorgulanmadan paylaşabildiği bu sosyal mecralar çoğu zaman iletişim hatalarıyla dolu. Bilgileri kimsenin denetlemesine gerek kalmadan paylaşan kişiler, asparagas haberlerle bu mecralarda gündem belirleyici pozisyonunda olabiliyor. Hâl böyleyken birileri kişisel olarak adınızın ya da ait bulunduğunuzu kurumun ismini sosyal ağlarda yerden yere vuruyor veyahut övgülerle yere göğe sığdıramıyor olabilir. Bu yüzden eğer kamuoyu tarafından nasıl algılandığınızı önemsiyor ve buna yönelik bir takım çalışmalar yürütüyorsanız, bu kanallar nezdinde de iletişiminizi yönetmeniz de fayda var.

Siz kurumunuz için olağanüstü projelerle ses getirmeyi planlarken, proje dâhilinde çalışanların sosyal medyadaki takipçilerine fısıldayacağı bir yanlışınız bir anda başarılı sonuçları olabilecek projenizden çok, hatanızın konuşulduğu bir gündem oluşturabilir. Artık itibarınızın güçlenmesi ya da sönmesi mevcut düzende işte bu kadar kolay.

Eğer bir gün iş toplantısı için erkenden gittiğiniz bir mekânda eskilerden bir arkadaşınızla karşılaşırsanız, arkadaşınıza orada oturup kahve içmeyi teklif etmeden önce bir kez daha düşünmelisiniz. Malum, yeni medya düzeninde dedikodunun online hali söz konusu. Ola ki orada kahve içme gafletine(!) düşerseniz siz henüz kahvelerinizi bitirmemişken, sizi gören herhangi bir kişi, sosyal ağlardaki takipçileriyle bu durumu görüntüleriyle beraber paylaşarak dedikodunuzu çoktan tüketebilir. Çünkü sosyal medya siteleri, gerçek ve lüzumlu bilgi paylaşımı açısından işlevselliğinden çok, dedikoduyu etkinleştiren bir araç konumunda. Artık kişi ya da bir olaya dair edilen dedikodular ağızdan ağza değil de online ağlar üstünde aleni olarak yapılıyor.

İşte bu yüzden gerek kurumsal kimliğinizi gerekse kişisel algınızı yönetmek adına çalışıyor ve yıl içinde faaliyete geçirmek istediğiniz güzel işlerin iletişim planlarını özenle yapıyorsanız, sosyal medyanın etkinliğini de göz ardı etmemelisiniz. Bu mecralara yönelik profesyonelce gerçekleştireceğiniz iletişim çabalarınız, sizlere hem maddi hem de manevi olarak güzel kazançlar sağlayacaktır. İhmaliniz ise büyük kayıplara sebep olabilecektir. Sosyal medya dediğimiz dünya, işte bu kadar ince bir çizgiyle birbirinden ayrılmış olan fayda ve zarar kavramını bünyesinde barındırıyor.
Mc Luhan’ın medyaya ilişkin çarpıcı tespitiyle mevzuyu sonuca bağlamak istiyorum. "Benliğimizi tümüyle medya teslim aldı. Kitle iletişim araçları kişisel, siyasal ve ekonomik hayatımızı öylesine yaygın biçimde etkilemektedir ki; ilişmedikleri, dokunmadıkları, değiştirmedikleri hiçbir yanımız kalmadı."

Aman dikkat!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder