15 Ağustos 2016 Pazartesi

CANIMIN SIKILMAYA VAKTİ OLMASA KEŞKE

“Canım sıkılıyor!”

Ne kadar acizce bir cümle!

Boş zamanlarımızı değerlendirmeyi mi bilmiyoruz, yoksa ruhumuz mu sorunlu acaba…
Çok çalışırken zamanı yetiremiyoruz oysa… Yedikçe yeme isteğinin, uyudukça uyuma arzunun artması gibi bir şey belki… Zamanı iyi kullandıkça daha da iyi değerlendirebilmeyi öğreniyorsun. Fakat gel gör ki deli gibi yoğun zamanlarında dakikalara nice kıymetli icraatlar sığdırabilirken, boşken yapacak hiçbir şey bulamıyorsun. Ya da yapasın gelmiyor. Garip !

Çalışırken mesela; hafta ortasında sabah bir telaşla erkenden kahvaltı edip işe çıkıyorsun, öğlene kadar çoğu işini yoluna koyuyorsun, öğle arasına yemek artı üstüne yürüyüşünü ekliyorsun, mesai sonrası evine gelip ailene vakit ayırıyor, kitap okuyor, arkadaşlarınla iletişime geçiyorsun vs vs… Evet hepsini ve daha da fazlasını hele ki bir kadınsan bir gün içinde bitmek bilmeyen enerjinle pekala yapabiliyorsun.  Yine de ah keşke biraz daha vaktim olsa da daha çok yürüsem, şu kitapları da okusam, şu filmi de izlesem, arkadaşlarıma ve aileme daha çok vakit ayırabilsem diye yakınıyorsun. Fakat, yapacak bir işin olmadığı o boş gününde tek bir satır kitap okuyasın, bırak kmlerce yol yürümeyi bakkala gidip ekmek alasın bile gelmiyor. Çünkü canın sıkılıyor. Canın sıkılınca enerjin çekiliyor. Ruhun seni tembelliğe esir ediyor. Silkelenip bi kendine gelsen aslında! Bi sorsan kendine “Ne demek canım sıkılıyor!” diye. Canının sıkılmaya vakti mi var ?

Sen vaktini doğru kullanmayı beceremeyen bir zavallı mısın yoksa. Bir daha hatırlat bakalım kendine, okunacak bunca kitap, izlenecek onca film varken ruhunu tembelliğe teslim etmek yakışıyor mu hiç... Kalk bir kendine gel!  İşe yarar bir insan olduğunu hisset. Sevdiklerinin sesini duy, onlara iyi gelecek birkaç satır güzel şeyler yaz onlara. Yeni bir şeyler öğrenmeye bak TV’den gazeteden…İlgini çekecek fotoğraf karelerinde kainatı keşfet bugün mesela.

Okuduğun satırları iyice oku, altını çiz, çizdiklerini düşün iyice sindir. Sonra akşam yemeğini özenle hazırla… Hazırlarken sebzenin meyvenin kokusunu çek içine. İyice harmanla ocakta; tadını, tuzunu, baharatını dengelemek için özenle uğraş ver. Çatalını, bıçağını, renkli tabağını diz en muntazamından. Sonra otur sofraya yavaş yavaş çiğneyerek, iyice al yediğinin tadını. Aceleye getirmeden, keyfini çıkara çıkara ye bir kerede önündekini. Sonra şükret önüne gelen nimetlere, yediğinden tat alabilen bedenine, nimeti hazırlayıp önüne getirebilen sıhhatine… Ve ardından dua et, herkese bu nimetler nasip olsun diye… Ruhunu iyileştir böylece… Ruhun iyileşince her şeyin nasıl hızla iyileşebildiğini farket...


Şimdi söz ver kendine ... "Canım sıkılıyor" deme. Canını sıkma...
Hem, canının sıkılmaya vakti mi var !!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder