22 Ağustos 2016 Pazartesi

PARAYLA SAADET OLMAZ…

Söylemiştim sevgilim, parayla saadet olmaz…

Parayla itibarın, gücün, yalakan, yandaşın olur, şatafatlı tahtın, çakma asaletin bile olur ama saadetin olmaz…

Çokça yatların katların,  yanında bir o kadar adamın, yalan yanlış sözlerine şakşakçıların bulunur da saadetin olmaz işte…

Parana güvenin olur ama özüne güvenin olmaz…  Adamlarının kol kasına güvenin olur ama yüreğine olmaz. Değerinin parandan ötürü olduğunu bilir kahrolursun ama iyi edenin olmaz…

Zordur vesselam parayla baş edebilmek… Saadet getirmek şöyle dursun üç kuruşluk huzurundan da ediverir adamı. Sahte bir değerin içinde hakikatini ararsın. Onca malın mülkün içinde arasan da bulamazsın. 

Ne demiş Konfüçyüs bilir misin : “Saadet bir tencere pirinç pilavına bütün lezzetleri sığdırmaktır.”

O yüzden saadet belki bir kap çorbayı 5 kişi muhabbetle kaşıklamakta, tek kişilik yatağa sımsıkı sarılarak 3 kişi sığmakta.

Belki; yıllarca aradığın bir yürek kıpırtısında…

Belki ; öldüğünü sanırken bir hastane odasında sağ bulabildiğin adamda…

Yokluk içinde sanıp acıdıklarımız senden benden huzurludur belki bulduklarıyla kim bilir …
Bulduklarıyla yetinemeyenlerin, yetinmeyi bilse de aslında aradıklarını bir türlü bulamayanların fakirliği baki… Biçareler düşünsün bu hali…

 “Ey Beşeriyet!  Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmek, yüklediği yüklere razı olmak ve hayatın iyiye gitmesi için gayret etmektir.”


Şükret, kabul et, gayret et…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder